CESUR KARA KEDİ, KORKAK İNSAN
Sıcak bir nefes suratıma vuran, göğsümde bir ağırlık ve narin bir miyav beni uykumdan uyandıran. Kedi. Pencereyi yine açık unutmuşum. Pencerenin önüne koyduğum mamaların teşekkürü bu sanırım. Arada gelir böyle, ya başucumda olur ya da göğsümün üstünde. Siyah bir kedi. Mahallelilerin uğursuzluk getirir deyip yolunu değiştirdiği ya da kovduğu siyah kedi. Ne kadar güzel olduğunu fark edemeyecek kadar çok korkuyorlardı bu varlıktan. Korkudan etraflarına bakamayışları, hurafeleriyle hayvanı bile ayrıştırmaları.
Sokakta yürürken şöyle bir bakın insanların suratına, bakabilirseniz eğer. Çoğunun suratı yere bakıyor, eğik kafaları; geç kalma korkusu, parasızlık korkusu, sevilmeme korkusu, tanrı korkusu… Korkuyorlar, o yüzden bu telaşları. Hayatın her anında, insanı harekete geçiren şey; korku. Önce korkudan tanrı yarattılar; sonra dini, sonra devam ettiler kendilerini, toplumu inşa etmeye korkuyla beraber. Toprak kaybetme korkusuna düşüp savaştılar, öldüler; sahip olamama duygusundan korktular, para bastılar; sevdiklerini başkaları alacak diye korktular, evlendiler. Hep korktular. Korkmayan bazıları vardı. Korkmayan demeyelim de korkusuz diyelim. Aynı anlamı karşılamıyorlar çünkü. Kim mi bu korkusuz olanlar? Cahiller. Toplumun her kesimini etkilemeye çalışan, beyinlerinden çok, dilleri çalan insanlar. Hep duymuşuzdur cahille sohbet edilmeyeceğini, susmanın kendi yararımıza olduğunu, cahilsen mutlusun sözünü. Toplumu şöyle bir incelediğimizde elinde mikrofon olan kaç tane adamın okumuş, bilgili, bir şeyleri gerçekten bilen, toplum yararına çalışan insanlar olduğunu söyleyebiliriz? Bir elin parmağını geçmez tabii. Bağıran, çağıran, birlik sloganı altında kutuplaşmanın bayrağını taşıyan bu adamların bir şey bildiğinden mi elinde o mikrofon? Hayır. Hiçbir şey bilmediklerinden seslerinin çok çıkması. Cahilliklerinden bu özgüvenleri. El, yüz jestleriyle örtmeleri iğrenç zihniyetlerini. Ne yapmalı peki? Okuyanın elit diye ayrıştırıldığı, kendi aşağılık komplekslerini kendinden daha donanımlı insanları aşağılayarak tatmin eden bu adamların karşısında susmaya devam mı etmeli? Asırlardır savundukları, uğruna kanlar döktükleri, yangınlar çıkardıkları, katliamlar yaptıkları bir kitabı bile okumamış, kendi zehrini konuşurken çıkardıkları tükürükleriyle insanlara saçan bu cahillerin karşısında susmalı mı? Neyi, neden yaptıklarını bile bilmeden, sadece tek bir kanalda izledikleri adamların tek bir lafına bakan, iradesiz, düşünmeye bile üşenen bu adamlara meydan mı bırakmalı?
Önce inandıkları dine taparlar, sonra o dinden olmayanları şeytanlaştırırlar. Başka dinler bitince kendi içlerinde bölüşmeye başlarlar. Mezhep farklılığı nedeni ile birbirlerine saldırırlar. Çoğunluğa uymuyorsan, tebrikler sen de kafir oldun! Bunun için de öldürülürsün, evinden çıkmasan bile. Sonra iş partiye döner, mahalleye döner, aileye döner. Sadece kendilerinin en doğru olduğunu düşünürler, etrafı da kendilerine ayak uydurmaya zorlarlar. Fıtratta mı var bu ayrıştırma? Yoksa tanrı da mı? İnsanı diğer varlıklardan üstün tuttuğunu söyleyip aslında savaşın fitilini o mu yaktı? Onu okuyan (?) insanoğlunun, sorgulamadan yaradanın sonra da kendileri gibi aciz olan bir kulun peşinden gitmelerinin sebebi bu olsa gerek.
Başka türlü yapamıyorum ben, düşünmeden. Başım çatlayana kadar düşünüyorum; nedenleri nasılları, insanları… Ben önceleri asıl insanın başını belaya sokacak şeyin fikirleri olduğunu sanıyordum fakat bu satırları okumak beni aydınlattı. Başımın hiç beladan çıkmadığını fark ettim, düşünmeye başladığımdan beri. Sonra etrafıma baktım, kimler benim gibi tehlikeli diye, çok kişi göremedim maalesef.Saçma. Düşünmeye, sorgulamaya korkan ademoğlunun, köle olmaya razı insanoğlunun bu tehlikeyi göze alamayacak kadar korkak olması saçma.
Cesur olmak lazım. Bunun da ilk getirisi korkmak. Korktuğun için cesursun. Aptallarla dolu bir dünyada yaşamaktan korktuğun için cesur olup konuşmalısın. Cahil insanların senin refahını bozmasından korkmalısın, cesur olmalısın. Toplumu, aileni, kendini düşündüğün için cesur olmalısın. Mikrofonu yere atıp, tahtından inip, halkla çember olup türkü söylemelisin. Dans etmelisin cesurca, her yöreden her kıtadan insanlarla. Kavga etmemelisin, münakaşa etmelisin. Okumalısın, okutmalısın. Şarkı söyleyip çok sevdiğin kırmızı çiçekli eteğini giymelisin. Özgürlüğüne uzanan her dili kaleminle kesmelisin. Kan severler merak etme, bir dilden gocunmazlar. Korkmalısın. Korkmalısın ki cesur olabilesin.
Yorumlar
Yorum Gönder