Kayıtlar

TANRI KORKUYOR

  Kırmızı eteğimle yürüyorum sadece, siyah da bir sandaletim var ayağımda. Yağmur yağıyor bardaktan boşanırcasına. Siyah, uzun, bedenini saran bir elbiseyle bir kadın geliyor karşıdan, selvi boylu dediklerinden. Şemsiyesi yok, ıslanıyor benim gibi. Yalandan bir gülümseme suratlarımızda selamlaşmak adına. Dayak yemiş kıskançlık sebebiyle kocasından, ondanmış yerleri yalaması elbisesinin. Morluklarını, çürüklerini kapatmış. Karşı kaldırımda ıslanan başka bir kadın, makyajı akıyor suratından yağan yağmurla. Yağmurdan önce döktüğü gözyaşlarıymış makyajını bozan aslında. Tacize uğramış iş yerinde. Ondanmış gökyüzünün de onunla beraber ağlaması.Kırmızı giydim bugün, utançtan kızaran yüzümü kapatsın diye; sinirden kızaran gözlerimi örtbas etsin diye.  Ben daha küçükken başladı sorgulamalarım. Hayat hakkında, din hakkında, tanrı hakkında… Kime sorsam yüz çevirdiler bana. “Küçüksün anlamazsın, büyüyünce anlarsın.” gibi laflarla savuşturdular beni hep. Büyük insanlara soru sormayı bırak...

CESUR KARA KEDİ, KORKAK İNSAN

 Sıcak bir nefes suratıma vuran, göğsümde bir ağırlık ve narin bir miyav beni uykumdan uyandıran. Kedi. Pencereyi yine açık unutmuşum. Pencerenin önüne koyduğum mamaların teşekkürü bu sanırım. Arada gelir böyle, ya başucumda olur ya da göğsümün üstünde. Siyah bir kedi. Mahallelilerin uğursuzluk getirir deyip yolunu değiştirdiği ya da kovduğu siyah kedi. Ne kadar güzel olduğunu fark edemeyecek kadar çok korkuyorlardı bu varlıktan. Korkudan etraflarına bakamayışları, hurafeleriyle hayvanı bile ayrıştırmaları.  Sokakta yürürken şöyle bir bakın insanların suratına, bakabilirseniz eğer. Çoğunun suratı yere bakıyor, eğik kafaları; geç kalma korkusu, parasızlık korkusu, sevilmeme korkusu, tanrı korkusu… Korkuyorlar, o yüzden bu telaşları. Hayatın her anında, insanı harekete geçiren şey; korku. Önce korkudan tanrı yarattılar; sonra dini, sonra devam ettiler kendilerini, toplumu inşa etmeye korkuyla beraber. Toprak kaybetme korkusuna düşüp savaştılar, öldüler; sahip olamama duygusundan...

Bağcıklarımı Kim Bağladı?

  Koşuyorum , durmadan , nereye gittiğimi bilmeden , koşuyorum . Arkamdan kovalayan mı var, yetişmem gereken bir yer mi var, nereye böyle hızlı hızlı ? Bilmiyorum , geç kalmış gibi hissediyorum . Hayata, sevgiye , okumadığım kitaplara , izlemediğim filmlere , kendime … Hiç düşünmeden attım ilk adımı , ne zaman olduğu hatırımda olmayan o adımı . Durup soluklanmam lazım , daha hızlı koşabilmek için , varabilmek için . Yoruldum , durmam lazım , nefesim daralıyor . Durabilir miyim ? Korkuyorum , ben hiç durmadım ki! Sadece koştum ; yürümedim , emeklemedim , koştum ben.   Korku... Beni yola başlatan , tanrıyı yaratan ...Korku... Gözlerim attığım her adımda , takılmamak için , düşmemek için . Sadece ayakkabımın bağcıklarını ve tökezlediğim taşları gördüm ben. Başka bir şey bilmem , sadece ilerlemekten başka . Hep atacağım her adıma baktığım için iki büklüm olan boynum ağrıyor . Gerçi önceden nasıldı hatırlamıyorum . Dik...